Ana içeriğe atla

PATATES

                                    PATATES
  Çıkrık kadar çıt çıkmayan çirkin çıplak çalılık, çalışmayan çalçene çakırkeyf çapkınların çakı çatıp çarşıdan çaldıkları çalgılarla çenginameye büründü. Ötede çıraları çakmakla çakan çakal çarkçının çalıntı çamaşır çıkısı ve o çayırlığı mesken bellemiş Çankırılı Çavuş Çakırbey'in çıngıraklı çarpık çadırının yanındaki çaykaranın çakıllı taban çağıltısının çığlık gibi çarptığı çamları çalımlıyor çift çeyrek çarşı arşını çapındaki çarıklar.
Bu çarıkların sahibi Behçet ve Artin. Ben onların yalancısıyım. Evden kaçışları, gecenin bir vakti pek tekin olmayan çayırlıktan geçip Abbasağa yokuşuna varışları. Komşunun sandalını izinsiz alıp Dolmabahçe açıklarına kadar kürek çekişleri. Saraya varmadan acemi kürek çekişlerinden ne de çok ıslandıkları, uzaktan izledikleri saray camları, yorulmuş olmaları ama buna değip değmediği tartışmaları, Sultan Abdülmecit'in Lizst adındaki ecnebi piyanisti saraya davet edişi, sarayda sultanın kendisine uzatılan bir zarftan hemen sonra hiddetlenişi.
Ne çalıntı sandal, ne yorulup ıslanmış olmaları, ne saray, ne Lizst ne de Abdülmecid'di beni bu anlatılanlara bağlayan. İçimi kemiren merakın sebebi o zarfta yazılı olanlardı. İşte bu merak beni peşinden  ambleminde Ay-Yıldız bulunan bir İrlanda Premier Ligi futbol kulübüne kadar sürükledi.
Hikâye 1847 de tarihte Patates Kıtlığı olarak yer alan felaketle başlıyor. Patateslerde görülen bir virüs bırakın ambarları, tarlalardaki mahsulleri bile sarıyor. O senelerde sekiz milyonu bulan İrlanda nüfusunun bir milyonu açlıktan ölüyor, bir buçuk milyonu ise göç etmek zorunda kalıyor.
Sultan Abdülmecit bu hazin durum karşısında Britanya Kraliçesine gönderdiği mektupta 10.000 sterlinlik bağışının kabulünü rica buyuruyor. Kraliçe Victoria'nın Sultana cevaben yazdığı mektupta şu satırlar yer alıyor:
"Üstünde hak sahibi olduğum bu toprak parçasına ancak 1000 sterlinlik kısım pay edilebilir."
Benim merakımı padişahın da öfkesini kabartan zarfın içinde yazılı olanlar işte bunlar. Abdülmecid bunun üzerine gıda malzemesi  yüklü 3 gemiyi İrlanda seferine gönderiyor. İngiliz Ordusu Dublin Limanını kontrol altında tuttuğundan gemiler bütün gıda yardımını Drogheda Limanına boşaltıyorlar.
Ve 169 senedir Drogheda sakinleri, şehirlerinin futbol kulübü Drogheda United'ın armasına Ay-Yıldız koyarak teşekkürlerini sunmaya ve vefa borçlarını ödemeye çalışıyorlar.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

20 ocak 1989 / 9:26

 Devir göstergesini belli belirsiz aydınlatan hüzmenin peydah ettiği akis , yeni harman sigarasından kurtulan duman güruhunu ,ilk üflenildiği esnada sanki cuma son ders zilinin akabinde bahçeye koşturan ilkokul talebeleri gibi gösteriyordu  , köhne deri kaplamalı direksiyon simidinin hemen üzerini.Ve  öğretmenleri tarafindan azarı işitince  hizaya giriyordu , kelebek camın önünde bu çok çocuksu duman öbeği.  Uykusu kaçalı çok olmamıştı. Şoför mahalinin hemen arkasında oturduğundan kaptanın ardı ardına eklediği sigaraların peydah ettiği bu temaşa , aklına yalnızca uykusu kaçtıği geceler gelen beşbenzemez fikirlere kısa bir çay molası verdirtmişti.Hep böyleydi bu yeniyetmeliğinden beri. Ne zaman uykusu kaçsa : kasenin dibinde kalan çerez kırıntılarının tadlarının aynılığını , gerçek lezzetlerini bir bütün olarak yenildiğinde alınabildiğini. Yugoslavya denildiğinde , aslında yugo nun güney anlamına geldiğini fakat memleketinin hiç de o konumda bulunmadığını. Pele n...

Nazım Hikmet'in beyninin muhtevası

 Nasıldı acaba yeni kesilmiş çimen kokusunun genizde bıraktığı his , ya yağmur sonrası teftişine çıkmış salyangozların arnavut kaldırımında bıraktığı iz ?  Körolası gardiyanlar yasaklamış mı pazar öğlen vakti voltasını ? Topu iyi saklamışmıdır koğuş zulacısı çelimsiz oğlan ? Kale direği misali konacak parkalar ? Bu zemheri soğuklarında cıkartıp vermez ki hergeleler.  Altışar için büyük yedişer icin küçük. Şartlı tahliye edilmeseydi eğer çiroz cemal  , pintiydi falan ama yakışıklı yönetiyordu müsabakayı namussuzum. Hava kızıla çalmadan bitirmeli maçı, müdüre sözüm var.  Banyo da açılsa bitiş düdüğüne müteakip , ne kiyak. Doğa Ana da örtse zemine çiğini , zemin halis.İki dal cigaram kaldı,  canı sağolsun kaleye geçmek için avantasını isteyen teresin. Ağırıma gitmiyor artık yemekhanecinin her kaçan topun ardından ettiği üstruplu küfürler.Bir de aldık mı bu maçi benim içim Aladağ'dan serin... Diye içinden geçirmistir belki de Nazım Hikmet , bir cumartesi akşamı...

Trilye Üçlemesi

Dünyadaki insanların acaba kaç binde biri şu anda başını aya çevirmiştir ? Halbuki o herşeyi , herkesi görüyor ve gafletimizin üstüne o tatlı o iyi tebessümünü serpiyor der İçimizdeki Şeytan romanında Sabahattin Ali. Üstadın beklentisinin müteakipi romantik merakının aksi yönündeki bir diğer soru ise acaba şu anda kaç kişi başını dünyaya çevirmiştir ? Soru şimdiki zaman eki ile sorulduğunda epeyce ürpertici görünmekle beraber , geçmiş zaman eki aynı soruyu astronomik bir genel kültür bilgisine dönüştürüyor. Cevaplar arasında klasik apollo üçlüsü ilk göze fişeklenenlerden ; Neil Armstrong , Buzz Aldrin , Micheal Collins . Bu üçlünün dünyaya çevrilen başlarının müsebbibleri arasında NASA mühendisi İsmail Akbay , adını İznikteki ilk konsilde mevcut iktidara ters düşüp aforoz edilen üç papazdan ( aya yorgi , aya yani , aya sotiri) alan Trilyenin bir güzel evladı. Cenevizliler zamanında korsan saldırılarına karşı güç birliği yapan üç köyün birleşimiyle şimdilerdeki halini almaya başlıyor...