Ana içeriğe atla

ATEŞKES

                                                    ATEŞKES
Sigarasının bitişi mi yoksa son bir fırt  için yanmaktan zifte çalan renkteki işaret ve orta parmaklarımı en acıtan içini? Uğruna savaştıkları petrol şimdilerde sadece sinekleri savmak için kollarına sürdüğü en ucuz şey. Ne de güzel söylemişti dedesi, sadece şeytan pisliği... 
 Yanında vurulan arkadaşının iç çamaşırını çalıp giymek mi daha midesini bulandıran yoksa o bez parçasından kaptığı hastalık mı? Uğruna savaştıkları toprak şimdilerde sadece ölüleri gömdükleri en değersiz yer. Ne de güzel söylemişti babası, her toprak herşeyi taşıyamaz...
Savunmakla görevlendirildiği  hat mı belirleyen kaderini yoksa üniformasındaki işaretler mi?  Uğruna savaştıkları sınır şimdilerde en bayağı geometrik şekiller kalemle çizilen. Ne de güzel söylemişti abisi, sınırların ötesinde başka sınırlar yatar...
Yanında olsun  istediği bu anlarda inandığı tanrı mı, yoksa dedesi, babası ve abisi mi? Uğruna savaştığı herkes hem uzak hem yakındı artık.  Ne de güzel geçirmişti içinden, dedesi miydi zalim olan, babası mıydı bencil olan, abisi miydi saygısız olan,  tanrı mı sevgisiz olan...
Bir ses işitti siperin gerisinden ;
- ateşkes iki gün ateşkes!
Bu yazı 1967 senesindeki   Nijerya Biarfa savaşı sırasında Lagos Onikon Stadında oynanan futbol müsabakasında Santos takımı kadrosundaki Peleyi izlemek için verilen iki günlük o tatlı ateşkese ithafen yazılmıştır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

20 ocak 1989 / 9:26

 Devir göstergesini belli belirsiz aydınlatan hüzmenin peydah ettiği akis , yeni harman sigarasından kurtulan duman güruhunu ,ilk üflenildiği esnada sanki cuma son ders zilinin akabinde bahçeye koşturan ilkokul talebeleri gibi gösteriyordu  , köhne deri kaplamalı direksiyon simidinin hemen üzerini.Ve  öğretmenleri tarafindan azarı işitince  hizaya giriyordu , kelebek camın önünde bu çok çocuksu duman öbeği.  Uykusu kaçalı çok olmamıştı. Şoför mahalinin hemen arkasında oturduğundan kaptanın ardı ardına eklediği sigaraların peydah ettiği bu temaşa , aklına yalnızca uykusu kaçtıği geceler gelen beşbenzemez fikirlere kısa bir çay molası verdirtmişti.Hep böyleydi bu yeniyetmeliğinden beri. Ne zaman uykusu kaçsa : kasenin dibinde kalan çerez kırıntılarının tadlarının aynılığını , gerçek lezzetlerini bir bütün olarak yenildiğinde alınabildiğini. Yugoslavya denildiğinde , aslında yugo nun güney anlamına geldiğini fakat memleketinin hiç de o konumda bulunmadığını. Pele n...

Nazım Hikmet'in beyninin muhtevası

 Nasıldı acaba yeni kesilmiş çimen kokusunun genizde bıraktığı his , ya yağmur sonrası teftişine çıkmış salyangozların arnavut kaldırımında bıraktığı iz ?  Körolası gardiyanlar yasaklamış mı pazar öğlen vakti voltasını ? Topu iyi saklamışmıdır koğuş zulacısı çelimsiz oğlan ? Kale direği misali konacak parkalar ? Bu zemheri soğuklarında cıkartıp vermez ki hergeleler.  Altışar için büyük yedişer icin küçük. Şartlı tahliye edilmeseydi eğer çiroz cemal  , pintiydi falan ama yakışıklı yönetiyordu müsabakayı namussuzum. Hava kızıla çalmadan bitirmeli maçı, müdüre sözüm var.  Banyo da açılsa bitiş düdüğüne müteakip , ne kiyak. Doğa Ana da örtse zemine çiğini , zemin halis.İki dal cigaram kaldı,  canı sağolsun kaleye geçmek için avantasını isteyen teresin. Ağırıma gitmiyor artık yemekhanecinin her kaçan topun ardından ettiği üstruplu küfürler.Bir de aldık mı bu maçi benim içim Aladağ'dan serin... Diye içinden geçirmistir belki de Nazım Hikmet , bir cumartesi akşamı...

Trilye Üçlemesi

Dünyadaki insanların acaba kaç binde biri şu anda başını aya çevirmiştir ? Halbuki o herşeyi , herkesi görüyor ve gafletimizin üstüne o tatlı o iyi tebessümünü serpiyor der İçimizdeki Şeytan romanında Sabahattin Ali. Üstadın beklentisinin müteakipi romantik merakının aksi yönündeki bir diğer soru ise acaba şu anda kaç kişi başını dünyaya çevirmiştir ? Soru şimdiki zaman eki ile sorulduğunda epeyce ürpertici görünmekle beraber , geçmiş zaman eki aynı soruyu astronomik bir genel kültür bilgisine dönüştürüyor. Cevaplar arasında klasik apollo üçlüsü ilk göze fişeklenenlerden ; Neil Armstrong , Buzz Aldrin , Micheal Collins . Bu üçlünün dünyaya çevrilen başlarının müsebbibleri arasında NASA mühendisi İsmail Akbay , adını İznikteki ilk konsilde mevcut iktidara ters düşüp aforoz edilen üç papazdan ( aya yorgi , aya yani , aya sotiri) alan Trilyenin bir güzel evladı. Cenevizliler zamanında korsan saldırılarına karşı güç birliği yapan üç köyün birleşimiyle şimdilerdeki halini almaya başlıyor...