MUSSOLİNİ'NİN ELİ Vaktin duraksamasına yataklık eden sıkıcı bir oda burası, dar sürmeli kapının az ilerisine mevzilenmiş gaz lambasının aydınlattığı, dengesini tek ayağı emekli bir makineli tüfek bataryasına sabitlenerek ancak bulabilen ceviz masanın işgal ettiği, köşelere savaş esirleri gibi ilişmiş iki sekinin aslında ne de çok yer kapladığı hissi uyandıran, iki köhne ceviz dilsizuşağın refakat ettiği, zeytin ağaçlarıyla tutturulmuş tavanından kuru dallar sarkan, tabanı kireçe bezenmiş toprak olan , sadece tek beklenen haberin ölüm olabileceği bir telgraf odası... Bir kahve muhabettidir gidiyordu bu hiç ışıklı odada. "Bir ben sevemedim zaten şunu" derken esnemesine mani olamadı çok bıyıksız teğmen,kahve ile su arasındaki ezeli münasebet alakadar etti onu uyuklamasının en buhranlı anında. "Derin bir nezaketin icap ettirdiği şekliyle ev...