Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kasım, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

MUSSOLLİNİ'NİN ELİ

                              MUSSOLİNİ'NİN ELİ Vaktin duraksamasına yataklık eden sıkıcı bir oda burası, dar sürmeli kapının az ilerisine mevzilenmiş gaz lambasının aydınlattığı, dengesini tek ayağı emekli bir makineli tüfek bataryasına sabitlenerek    ancak bulabilen    ceviz masanın işgal ettiği, köşelere savaş esirleri gibi ilişmiş iki sekinin aslında    ne de çok yer kapladığı hissi uyandıran, iki köhne ceviz dilsizuşağın refakat ettiği, zeytin ağaçlarıyla tutturulmuş tavanından kuru dallar sarkan, tabanı kireçe bezenmiş toprak olan , sadece tek beklenen haberin ölüm olabileceği bir telgraf odası... Bir kahve muhabettidir gidiyordu bu hiç ışıklı odada. "Bir ben sevemedim zaten şunu" derken esnemesine mani olamadı çok bıyıksız teğmen,kahve ile su arasındaki ezeli münasebet alakadar etti onu uyuklamasının en buhranlı anında. "Derin bir nezaketin icap ettirdiği şekliyle ev...

KALECİNİN SON 10 DAKİKASI

                           KALECİNİN SON 10 DAKİKASI Hiç, hiçlik, hiçti... Her insan düşünür müydü böyle, geçirir miydi içinden, hisseder miydi böyle?Bu denli, bu gibi... Bu gibi... Ciğerlerinin ta içinden başlayıp, soluk borusuna doğru celallenen, karın boşluğunu müphem bir şekilde bulandıran, her soluk alışın sonu kötü bişeyler olacakmış duygusu gibi, kuru, buruk , acı bir öksürük öncesi boğazı saran , herşey tatsız ve ölesiye keyifsiz, aniden yüksek sesle uyandırıldıktan hemen sonraki o bir kaç saniye gibi, evrenin en huzursuz en kasvetli yerindeymişçesine, damarlarında dolaşan kan değilde irin , parmak uçları çelik soğuğu gibi, dili kağıt kesiği, az önce iğrenç bir yalan söylemiş, hacetini uluorta pantalonunda gidermiş gibi, babasını ağlarken gören bir çocuk, sarhoş ve yalnızken aniden başlayan sabah ezanı, doğumda kızını kaybetmiş bir annenin loş, ...